Nitel Araştırmada Etik
Ondokuzuncu yüzyıldan itibaren gittikçe artan bir ivmeyle değişen ve dönüşen ekonomi ve toplumun arkasında bilim ve teknolojide ortaya çıkan gelişme ve atılımları aramak gerekir. Başlangıçta, büyük ölçüde meraklı ve eksantrik kişiler tarafından girişilen keşif ve buluşlar yirminci yüzyıldan itibaren örgütlü ve sistematik bir hal alarak kurumsallaşmıştır. Kurumsallaşan bu yapıların bazıları büyük işletmeler içinde örgütlenmiş ve işletmenin görev alanlarıyla ilgili odaklı araştırma ve geliştirme etkinliklerinde bulunan araştırma grupları olmuştur. Bu süreç içerisinde klasik üniversite de dönüşerek gittikçe artan ölçüde bilgi ve teknoloji üretiminin sistematik yapıldığı bilgi ve teknoloji üretim merkezleri haline gelmiştir. Bugün dünya yükseköğretimine yön veren Amerikan yükseköğretim sisteminin en ayırıcı özelliği bilgi ve teknoloji üretiminde üstlendiği bu merkezi roldür. Bugün Amerikan yükseköğretim sisteminin temsil ettiği modern üniversite üç sacayağı üzerine bina edilmiştir: Meslek insanı yetiştirmeye yönelik ve genellikle lisans düzeyine odaklı “öğretim”, bilgi ve teknoloji üretimini hedefleyen ve genellikle lisansüstü düzeye odaklı “araştırma” ve üretilen bilginin teknolojiye dönüşmesi veya kamuya yararlı hale getirilebilmesi için toplumla ve ilgilenilen toplumsal paydaşlarla paylaşılmasına odaklı “hizmet”.
Buradan da anlaşılacağı gibi, modern bilgi ve teknoloji üretim süreçlerinde araştırma kritik bir role sahiptir. Araştırma bugün büyük ölçüde üniversite olarak bilinen klasik yapılar içinde gerçekleşirken hemen her sektörden işletmeler de araştırma ve geliştirme etkinliklerinde bulunabilmektedir. Bazı durumlarda, örneğin; sağlıkta dünyanın büyük ilaç üreticisi firmaları ilaç konusunda üniversitelerle işbirliği yaparken kendi araştırma gruplarını da etkili biçimde kullanmaktadır.
Araştırma konusu gündeme geldiğinde canlılar üzerinde ya da canlıların sürece dahil olduğu araştırmalara girişmek isteyen araştırmacılar bugün dünyanın hemen her ülkesinde çeşitli yaptırımlar, kurallar, etik ilkelerle karşılaşmaktadır. Bu konular zaman zaman araştırmacılar üzerinde sınırlayıcı veya araştırma sürecinin akışını değiştirecek derecede etkili olabilmektedir. Bu durum bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. En azından son yüz elli yıldır insanlar ve hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen bilimsel araştırmalardan öğrenilmiş önemli dersler vardır. bu dersler “etik ve araştırma etiği” adları altında hemen her disiplinde bilimsel çalışmaların tasarlanması ve yürütülmesi süreçlerine etki etmektedir.